Demokrat Parti (DP) Kayseri İl Başkanı İsmet
Özbakkal, Suriye’nin kuzeyinde değişen şartların, Türkiye’yi etkilediği kadar,
Irak’ın kuzeyinde oluşmuş olan Barzani’nin başı olduğu yönetimin de gelecekle
ilgili bir takım değişiklikler olduğunu gösterdiğini…
- Demokrat Parti (DP) Kayseri İl Başkanı İsmet Özbakkal,
Suriye’nin kuzeyinde değişen şartların, Türkiye’yi etkilediği kadar, Irak’ın
kuzeyinde oluşmuş olan Barzani’nin başı olduğu yönetimin de gelecekle ilgili
bir takım değişiklikler olduğunu gösterdiğini belirterek, ''Türkiye'nin birinci
önceliği, kendi insanının birliği, huzuru ve milli güvenliğidir'' dedi.
Özbakkal, yaptığı açıklamada, iktidarın uyguladığı dış
politikanın; Irak’ta da Suriye’de de Irak’ı ve Suriye’yi bölen bir sürece
hizmet ettiğinin ortada olduğunu belirterek, bu görüntünün çok kısa vadeli
olduğu kanaatini taşıdıklarını bildirdi. Özbakkal, ''Orta ve uzun vadede çok
kalıcı olacağı kanaati içerisinde değiliz. Ama geçici bir süre, başta
bölücübaşı olmak üzere, hapishanelerde bulunan diğer PKK terör örgütü üyelerine
de, genel af tabiri yapılmadan ama onu ima edecek, onu izhar edecek bir ifade
kullanarak, cezaevlerinin boşalacağı gibi bir ifade kullanarak, beklenti
yaratılarak bu süreç ilerletilmektedir'' ifadelerini kullandı.
Açıklamasında, ''Şehitlerimizin canları pahasına sahip
olduğumuz bu vatan toprağı içerisinde bayrağımızın dalgalandığı her yer
vatanımıza aittir'' diyen Özbakkal, o noktada da bir psikolojik bariyer
örülerek, meseleyi her seferinde tahkim ederek, gönüllerde, zihinlerde bir
psikolojik yarılmanın da kemikleştirildiğini, somuta dönüştürüldüğünü
gördüklerini kaydetti.
Özbakkal, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
''Bütün bu değerlendirmeleri geniş bir çerçeve içerisine
oturttuğumuzda; üzülerek ifade edeyim ki, PKK hiç olmadığı kadar kendi gücünü
ve kuvvetini pekiştirmek noktasındadır. Bugün gücünü ortaya koyduğunda neye
ulaşabileceğini, Türkiye’nin büyükşehirler de dahil olmak üzere bir takım
faaliyetler yürütebileceği, bombalamalar, patlamalar, suikastlar, canlı cansız
hedeflerle beraber yapabileceği tehdidini de ortaya koymuştur. Türkiye’nin
birinci önceliği kendi insanının birliği huzuru milli güvenliğidir.
2003 yılında ABD’nin Irak’a müdahale ettiği noktada kırmızı
çizgilerimiz olarak ifade ettiğimiz, Merkezi Bağdat hükümetinin dışında hiçbir
özel şirketin ve devletin bölgesel yönetimle anlaşma imzalamaması gerektiğini,
merkezi Bağdat hükümetiyle petrol anlaşmaları, doğal gaz anlaşmaları
imzalanması gerektiğini ifade ederken, bugün bu kuralı, adeta deyim yerinde ise
‘Türkiye oturduğu hasırın ipini kesercesine’ kendisi tersine çevirerek yoklukla
malül hale getirmiştir.
Biz kendimize yansıyan kısmıyla baktığımızda hakikaten bir
yanda Esat gitsin de ne şekilde giderse gitsin dediğimiz ama öte tarafta da
Suriye’nin sonucunda birliğini, beraberliğini, üniter yapısını korumasını
beklediğimiz bir süreçten, ikisiyle örtüşmeyecek bir politikayla bu sonucu
bekleyemezsiniz.
Kısa vadede ya da uzun vadede çözüme ulaşılabileceği gibi
bir kanaat görülmüyor. Türkiye, 22 Haziran’da düşürülen uçağımızın kim
tarafından düşürüldüğünü bile tespit etmekte yetersiz kaldı. Amaçlara uygun
araçlarınız olmadığı takdirde yaptığınız dış politik tercihlerin Türkiye’ye
büyük bedelleri olduğunu görüyoruz.
Yurtta sulh, cihanda sulh hedefi önemli bir hedeftir ama
beraberinde şunu unutmamak lazım ki, sadece bu hükümet değil geçmişte Demokrat
Parti hükümetleri de cumhuriyet kurulduğundan itibaren pek çok hükümet bölgede
farklı farklı kendi yetki alanı ve ilgi alanı dahilinde bulunan her meselede
müdahil olmaya gayret göstermiştir.
Soğuk savaş dönemi iklimi içerisinden bu tür ilişkileri
geliştirmekteki çok yapısal engeller bulunmakla beraber özellikle soğuk savaşın
bitiminden itibaren Türkiye’nin önüne yeni bir iklim açılmıştır. Ama bu iklimi
doğru argümanlar üzerine kullanmadığınızda sahip olduğunuz avantajları çok
kalıcı bir şekilde dezavantaja dönüştürme riski de vardır. Bugün icra edilen
politika, deyim yerinde ise bu dezavantaja dönüştürme iklimidir.''
İHA-KAYSERİ, 22.11.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder